medikal ürünler,den islam bilgisi67

medikal ürünler


medikal ürünler,den islam bilgisi67 bugün medikal ürünler sizin icin güzel yazılazılarını hazırladı medikal ürünler cok calıstı ve sizin icin yazdı islam icin yazdı medikal ürünler gece gündüz demeden sizin icin urasıyor medikal ürünler diyorki Abdüllah bin Ebû Kuhâfe Osman bin Âmir bin Kâ’b bin Sa’d bin Teym bin Mürre bin Kâ’b Kureyşî, Eshâb-ı kirâmın en üstünü, Aşere-i mübcşşere-nin birincisidir. Resûlullahın mağara arkadaşı ye ilk halîfesid^ir. Annesinin adı Ümmülhayrdır. Atik ve Sıddîk ismleri mcşhûr-dur. Manifatura tüccârı olup çok zengin idi. Kureyşin ilen gelenlerinden idi. Hadîce, Alî ve Zeyd bin Hâriseden sonra, dördüncü olarak îmâna gelmişdir. Resûlullahafevkal âdesıdkı ve sevgisi vardı. Herkesi îmana çağırırdı. Osman, Zübeyr, Abdürrahman, Sa’d bin Ebî Vakkâs, Talha gibi üstün Sahâbî-1er, Ebû Bekrin çağırması ile îmâna geldi. Malının hepsini, Resûlullahın uğrunda hare etdi. Çok hadîs-i şerîf ile ve âyet-i kerîme ile medh olundu. Bütün gazâlarda bulundu. Kendini Resûlullaha siper ederdi. Resûlullah vefat etdiği gün, hazret-i Ömerin aklı gidip (Resûlullah göke çıkdı. Kim ona öldü derse boynunu vururum) diyerek kılıcını çekdi. Herkes, üzüntüden ve Ömerin bu hâlinden korkduğu hâlde, Ebû Bekr büyük cesâretle arslan gibi ortaya çıkıp (Resûlullahın her insan gibi öleceğini) bildiren âyet-i kerîmeyi okudu. Te’sîrli sözleri ile, nasihat ederek, halkı sükûna ve huzûra getirdi. Mü’mınlere teselli verdi. Eshâb-ı kirâmın sözbirliği ile halîfe seçilip, önce, mürted olanlarla ve peygamber olduklarını söyliyerek câhil köylüleri aldatan Esved-i anesî ve Müseylemetülkezzâb ve Sicah hâtûn ve Tuleyhat ibni Hüveylid ile ayrı ayrı harb edip, hepsini kahr ve mahv eyledi. Hîre ve Enbâr şehrlerini feth eyledi. Hâlidi ve Ebû Ubeydeyi büyük ordu ile Şama gönderdi. Dîn-i İslâmî yeniden düzene koydu ve kuvvetlendirdi. İki sene, üç ay ve on gün hilâfetden sonra, hicretin onüçüncü yılı, Cemâzil-âhır ayı yirmiikinci salı günü, akşamdan sonra, 63 yaşında vefât etdi. Vasıyyeti üzere zevcesi Esma yıkadı. Resû-lullahın tabutuna konup, nemâzını hazret-i Ömer kıldırıp, gece, hucre-i se’âdete defn edildi. Zevceleri Katilden, Abdüllah ve Esmâ, Ümm-i Rûmandan, Abdürrahman ve A işe isminde çocukları olmuşdur. Ca’fer tayyârdan dul kalan Esmâ ve Habî-beyi alıp, birincisinden Muhammed, İkincisinden, kendisinin vefâtından sonra Ümm-i Gülsüm dünyâya gelmişdir..Mahzûm, Resûlullahın dedelerinden Mürrenin torunudur. Kureyş reislerinden idi. Resûlullahın en büyük düşmanı idi. Dîn-i islâma karşı kini ve inadı pek fazla idi. Amcası Velîd bin Mugîre de islâmın azılı düşmanlarından idi. Hicretin ikinci yılında olan Bedr gazâ-smda Afrâ hâtunun iki oğlu Mu’âz ile Mu’avvez kendisini ağır yaralayıp yıkdılar. Sonra Abdüllah ibni Mes’ûd hazretleri gelip can çekişirken öldürdü. Resûlullah «sallallahü aleyhi ve sel-lem» kellesini görünce, Allahü teâlâya şükr etdi ve (Bu ümmetin Fır’avm işte budur!) buyurdu. Ebû Cehlin kardeşi olan Âs bin Hişâm da o sırada kati olundu. Ebû Cehl ölürken yetmiş yaşında idi.

7? — DÂVUD : Süleyman bin Eş’asSicistânî, hadîs âlimidir. (Sünen) kitâbı çok kıymetli olup, içinde dörtbinsekiz-yüz hadîs-i şerîf vardır. Ahmed ibni Hanbelin talebesidir. 202 [m. 817] de Iranın Efgân hudûdunda Sicistan (Sistan) şehrinde tevellüd, 275 [m. 889] de Basrada vefât etdi. 75.

~ ebû HANÎFE : İmâm-ı a’zam Nu’mân bin Sâbit, E^hl-ı sünnetin reisidir. Dîn-i islâmın bir direğidir. Soyu, Iran şâhlarından birine ulaşmakdadır. Dedesi müslimân olmuşdu 80 yılında Küfede tevellüd, 150 [m. 767] de Bağdadda şehîd 9İdu. Tâbi’înin büyüklerindendir. Fıkhı Hammâddan öğrendi. Imâm-ı Ca’fer Sâdıkın sohbetinde kemâle geldi. Fıkhın kurucusudur. Tesavvufda çok yüksek, büyük velî idi. Emevîlerin Irak valisi olan Yezîd bin Ömer tarafından Küfe kâdîsı yapıldı ise de, kabul etmediğinden, zindanda kamçı vuruldu. Abbâsî halîfesi Ebû Ca’fer Mensûr da kâdî yapmak istedi. Kabûl buyurmadı. Derin ilmi, keskin zekâsı, aklı, zühdü, takvâsı, hılmi, salâhı ve cömerdliği yüzlerle kitâbda yazılıdır. Talebesi pek çok olup, büyük müctehidler, âlimler yetişdirdi. Alb arsla-nın oğlu, Selçuk sultânı Melik şâhın [447 - 485] vezirlerinden Ebû Sa’d Muhammed bin Mensûr [494]


9— EBÜL HASEN-İ EŞ’ARÎ : Adı Alî bin îsmâil olup, Ebû Mûsel Eş’arî soyundandır. Ehl-i sünnetin iki mezhebinden, Eş’arî mezhebinin imâmıdır. 260 [m. 873] da Basrada tevellüd, 324 [m. 936] da Bağdadda vefât etdi. Üvey babası Ebû Cibâîden okuyup, bunun gibi, mu’tezile âlimi oldu ise de, sonra tevbe etdi. Kelâm âlimlerinden Ebû Bekr Bâkıllânî, ibni Fûrek [Muhammed bin Hasen], Ebû îshâk Îsferâînî, Ebû İshak Şîrâzî [İbrâhîm bin Alî], İmâm-ı Gazâli, Ebülfeth Şihris-tânî [(Milel ve Nihal) kitâbının sâhibi Muhammed bin Abdül-kerîm] ve Fahreddîn-i, Râzî ve dahâ niceleri Eş’arî oldu. Mezhebi dünyâya yayıldı. Ellibeş kadar kitâbı vardır. Tefsîri yetmiş cilddir. Mu’tezileye, Hâricîlere ve Şî’îlere karşı çok kıymetli kitâbları vardır. 14, 18, 81, 91.

80— EBÜL HASEN-İ HARKÂNÎ : Alî bin Ca’fer, zemanının kutbu idi. Bâyezîd-i Bistâmînin rûhâniyyeti ile kemâle geldi. Harkandan Bistâma, hocasının türbesini ziyârete gelirken, yolda bir hatm okurdu. Ebû Alî ibni Sînâ, üstâdını ziyâret için Harkana gelir. Ebül-Hasen ormana gitdiğinden, hâtûnundan sorar. Hâtûnu üstâdın büyüklüğüne inanmadığı için, uygunsuz sözler söyler. İbni Sînâ ormana giderken, üstâ-dın bir arslana odun yüklemiş, gelmekde olduğunu görür. (Bu ne hâldir?) diye sorunca, (Evimdeki kurdun belâ yükünü taşıdığım için, bu arslan da, bizim yükümüzü çekiyor) buyurur. (Kalblerin en nûrlusu, içinde mahlûk tasası olmıyandır. Ni’ metlerin en iyisi, çalışarak kazanılandır. Arkadaşların en iyisi, Allahü teâlâyı hâtırlatandır) buyururdu. Tesavvufu anlatan (Esrâr-ı sülük) kitâbı vardır. Cesed-i şerifinin, üstadının cism-i pâkinden yukarda bulunması edebsizlik olur diye, kabrinin dahâ derin kazılmasını vasıyyet etmişdi. 425 [m. 1034] yılı, muharremin onuncu salı günü vefât etdi. (Tezkiret-ül-evliyâ) ve (Reşehât) kitâblarında sözleri ve kerâmetleri uzun anlatılmak-dadır. 152.

81— EBÛ MANSUR MÂ-TÜRÎDÎ : Muhammed bin Mahmûd Mâ-türîdî, Ehl-i sünnetin iki i’tikâd imâmlarından birincisidir. Ehl-i sünneti, mu’tezileye karşı pek mükemmel müdâfe’a etmişdir. Mâveraünnehrde yaşadı. 333 fm. 944] de Semerkandda vefât etdi. îmân üzerinde çok kitâbı vardır. 91,94.


82— EBU NU’AYM : Ahmed bin Abdüllah Îsfehânî, hadîs ve fıkh âlimi idi. Tesavvufda yüksek derecede bir velî idi. Hâfız-ı Îsfehânî de denir. [Hâfız, hadîs âlimi demekdir]. Çok kitâb yazdı. En meşhuru (Hilye-tül-evliyâ) kitâbıdır. Berlinde basılmışdır. 336 da Isfehânda tevellüd, 430 [m. 1039] da vefât etdi. 28.

83— EBÛ SAÎD RÂZÎ : İsmâ’îl bin Alî bin Hüseyn Râzî, Rey şehrinde, mu’tezile âlimi idi. Râzî, Rey şehrinden demekdir. Çok kitâb yazmışdır. (Elmuvâfekatü beyne ehlibeyti vessehâbe) kitâbı meşhurdur. Keşşâf tefsirinin sâhibi allâme Mahmûd bin Ömer Zemahşerî, bu kitâbı kısaltmışdır. 445 [m. 1054] de vefât etdi.

84— EBÛ SAÎD HUDRÎ: Eshâb-ı kirâmın büyüklerindendir. Babası Mâlik bin Sinân da Sahâbeden idi ve Uhud gazâsında şehîd olmuşdur. 13 yaşında olduğundan Uhud gazâ-sına götürülmedi. Diğer on iki gazâda Resûlullahın önünde düşmana arslan gibi saldırdı. Âlim ve fakîh idi. Binyüz yetmiş hadîs-i şerîf haber vermişdir. 74 de vefât etdi. îsıanbulda. Ka* riye câmi’i yanında sanılmakdadır. 25, 109.

— EBÛ SEVR : îbrâhim bin Hâlid Kelebidir. Mücte-hidlerden, büyük âlimlerdendir. Şâfi’î mezhebindendir. Bağdadda tevellüd ve 246 [m. 859] da vefât etdi. Fıkh, hadîs, usûl ve hilâf ilmlerinde çok kitâb yazmışdır. 59.

86— EBÛ SÜFYÂN BİN HARB : Dedesi Ümeyye bin Abd-i Şems bin Abd-i Menâfdır. Abd-ül-menâf, Resûlullahın «sallallahü aleyhi ve sellem» dedesinin dedesidir. Kureyşin reîs-lerindendir. Resûlullahın büyük düşmanı idi. Bedr gazâsına bunun ticâret kervânı sebeb oldu. Uhud gazâsında, düşman ordusunun başkumandanı idi. Mekke feth olunurken, İslâm ordusuna gelip Resûlullahın zevce-i mutahherası olan kızı Ümm-i Habîbeye sığınmak istedi ise de, kızı kabûl etmedi. O gün îmâna geldi. Mekkeye dönerek, halkı islâma da’vet etdi. Zevcesi Hind, sakalından tutarak (Ey kureyş, bu ahmak ihti-yârı öldürün!) demişdi. Estesi gün, Hind de îmâna gelip, Kureyş kadınları adına Resûlullahla sözleşdi ve hayr düâlarmı almakla şereflendi.

Ebû Süfyân hâlis müslimân olup, Tâif gazâsında çok kahramanlık gösterdi ve bir gözü kör oldu. Hazret-i Ebû Bekr halîfe iken, on üç yılındaki Yermük muhârebesinde öbür gözü de çıkdı. 88 yaşında iken vefât etdi. 9, 63, 65.


Resûlullah «sallallahü aleyhi ve sellem» Kur’ân-ı kerim okuyarak rast geldiğini müslimân olmağa çağırırken, Ebû Leheb arkasında dolaşır, (Sakın ona aldanmayınız, sözüne inanmayınız) derdi. Karısı (Ümm-i Cemil), Ebû Süfyânın kız kardeşi idi. Kocası gibi, o dahî, eli ve dili ile çok eziyyet ederdi *^‘2larından Rukayye, Ebû Lehebin oğlu (utbe) de ıdı. ikinci kızı Ümm-i Gülsüm, öteki oğlu (Uteybe) de idi. Bunlar da, babaları ve anaları gibi, kâfir ve büyük düşman oldular.

Resûlullah ^«sallallahü aleyhi ve sellem» akrabâsını. Cehennem ateşi ile korkutarak, dîne çağırmağa me’mûr olunca, Safâ tepesine çıkdı. Akrabâsını dîne da’vet buyurdu. Akrabası toplanıp dinlediler. (Şu dağın arkasında düşman var. bize hücum edecek desem, inanır mısınız?) buyurdu. Hepsi, (evet) dedi. (Öyle ise, sizi başınıza gelecek olan kıyâmet gününün azabı ile korkutmak için, Rabbimden emr aldım. îmân ediniz!) buyurdu. Ebû Leheb çok kızdı. Ağzını bozdu. (Bizi bu söz için mı çağırdın?) dedi. Azarladı. Çirkin şeyler söyledi. Azâbgöre-ceğım bildiren ayet geldi. Zevcesine, odun, diken hammalı denildi. Buna da çok içerledi. Hemen oğullarına, eşlerini boşamağı ernr etdi. Uteybe hâini, yalnız boşamakla kalmayıp, gelip (Senin dinine inanmıyorum. Seni sevmiyorum. Sen de beni sevmedin. Onun için, kızını boşadım) diyerek, Resûlullahın «sallallahü aleyhi ve sellem» üzerine hücûm etdi. Mubârek yakasından çekdi. Gömleğini yırtdı. Hâtemül-enbiyâ efendimiz «sallallahü aleyhi ve sellem» (Ya Rabbî! Buna, canavarlann-dan bir yırtıcı hayvan ile ceza ver!) diye düâ buyurdu. Cenâb-ı Hak, Habıb-ı ekremmın düâsını kabûl etdi.
Kokdu. Ebu Lehebin kız kardeşi Atike, Bedr gazâsından bir-kaç gun önce, korkunç bir rü’yâ görüp, kardeşi Abbâsa söyle-mışdı Kureyşın başına büyük felâket gelecek demişlerdi. Ebû Leheb, bu yüzden Bedr muhârebesine katılmadı. Ebû Cehlin kardeşi As bin Hişâmı, para ile kendi yerine göndermişdi.

— EBÛ ŞEKÛR SÜLEMÎ: Muhammed bin Abdü^yyid bin Su’ayb Keşi olup (Temhîd fi beyân-if- tevhîd) kitabının sâhibidir. Hanefi kelâm âlimidir. (El-Hakâık) tefsir kitabının sâhibi Muhammed bin Hüseyn Sülemî başkadır. 76, 79.

— EBÛ TALHA ENSÂRÎ : Zeyd bin Sehl, gazâlarda bulundu. Çok cesûr idi. 92 hadîs-i şerif haber vermışdır. 34 senesinde, 70 yaşında vefât etdi. 119.

 EBÛ TÂLİB : Abdülmuttalibin oğlu, Resûlullahın

amcası, hazret-i Alî ile Ca’fer tayyârın babasıdm ResûluHah «sallallahü aleyhi ve sellem» yetîm olduğundan, dedesi Abdul-muttalibin yanında büyüdü. Sekiz yaşında «ken, dedesi vefat ederken, kendisini Ebû Tâlibe ısmarladı. Ebu Talıb Fahr-ı âlemi pekçok sever ve sayardı. Resûlullahı Kureyş kafirlerinin hiıcûmlanna karşı son derece korurdu. Fekat, öleceği zernan, kadınların, (ölüm korkusundan, dedelerinin ömmı bır^dı) demelerinden çekinerek islâma gelmedi. Resulullah, Ebu Talibin müslimân olmasını çok istiyordu. Son nefesinde de, ıslanja da’vet etdi ise de, kabûl etmedi. Ölürken dudakları oynadı. Yanında bulunan kardeşi Abbâs (Yâ Muhammed! Kardeşim, istediğini söyledi) dedi ise de, (Hayır. Ben işitmedim) buyurdu. Hicretden üç yıl önce, seksen yaşını geçmiş olarak vefat etdi.

— EBÜTTUFEYL : Adı Âmir bin Vâsiledir. Sahâbe-dendir. Hazret-i Alînin sohbetinde bulunurdu. HazreM Hüseynin kanını da’vâ eden Muhtarla birlikde döğüşmüşdür. Muhtar tutuldukdan sonra, yaşayıp, Mekke’de, hicretin yüzüncü yılında, bir düğünde, oğlunun vefatında söylemiş olduğu bir kasîde okunurken, üzüntüden vefat etdi. Eshab-ı kirâmdan yer yüzünde en son vefât eden budur. 16.

— EBÛ UBEYDE BİN CERRAH : Adı Âmir bin Abdüllahdır. Eshâb-ı kirâmın büyüklerindendir. Bedr g^â-sında, kâfir ordusunda bulunan babasını kati etmışdır. Her gazâda bulunup, fevkal’âde cesâret göstermışdır. Hazret-ı Ebu Bekr ve Ömer zemanlarında Şamdaki orduda çok

hk gösterdi. Bu ordunun kumandanı olup, Şamı Adaleti, rumları hayretde bırakdı. Aşere-i mübeşşereden ıdı. 1» öe 58 yaşında iken Remle ile Kuds arasında, tâ’ûndan vefat etdi. 118.


Mısırda 652 [m. 1253] yılında kurulan 1 ürkmen hükümetinin yırmiiki sultânından çoğuna Eşref denir. Bunlardan Melik Nâsır Eşref Muhammed bin Kalâvun sultândır. Babası Eşref Seyfeddîn Kalâvun. Kap-’ ^kdan Mısra getirilip, bin altuna, köle olarak, Eyyûbîsultâm Melik Necmeddıne satılmış idi. Vezir olunca, iyi idâresi, güzel ahlakı İle kendisini sevdırmişdi. 678 de sultân olmuşdu. 689 da Eşref Salâhaddîn Halil geçdi ise de 693 de

Âdil ve çok cömerd 1 1. Hıristiyanların mâvi, Yehûdîlerin sarı sarık sararak Müsli-manlardan ayırd edilmesini emr etdi. Birecikde, Gazân hânın asken ile harb edip, tatar askerleri kaçdı. Yediyüz.sekiz yılında

Beybers Rükneddîn aldı ise de, Şamlılar Eşref Muhammed Nâsırı yediyüzdokuzda, uçuncu defa tahta geçirdi. Beybersi yakalayıp kati etdi. 728 de harem-ı şerifi ta’mîr ve Kâ’beye abanosdan gümüşlü kapı

feth etdi. 741 [m. 1339J de vefât etdi. Mısır yedıyüzdoksanüçde, Türkmenlerden çıkıp, Çerkes-lerın elinde geçdı Dokuzyüzyırmiüç senesinin birinci günü de Yavuz Sultan han zemanında, OsmanlIların eline geçdi OsmanlI padişahları, halîfe olmağa başladı. 64

yanında ıdı. Huneyn gazâsında, babası ile birlikde, Resûlulla-ın yanından hiç ayrılmadılar. Geri dönenleri çağırıp toplanmalarını sağladılar. Resûlullah «sallallahü aleyhi ve’seHem., yıkanırken su dokdu. Onbeş senesinde yapılan Yermük gazâ-^nda şehıd oldu. Beyaz ve çok güzel idk Hüsn-ü eemf iîe meşhur ıdı. Bir kızı kaldı. 119.kızı idi Hicretden onüç yıl önce Mekkede tevellud etdi. Hıcre Un iİdnci yılında, hazret-i Alîye verildi. O zeman, Hazret-ı Al. virmi bes yaşına gelmiş idi. Hazret-ı Fâtımanın kardeşlerinin çocuğu oiLdı, olanı da küçük iken vefât e'du Resnlu»ahın Lyu yalnız hazret-i Fâtımadan hasü o UÇ «g'ü-oldu. Muhsin küçük yaşda iken vefat etdi. Hazre ı A , Fâtıma Hasen ve Hüseyne (Ehl-ı beyt) veya (Al-ı aba) den r HaTet’i Meryemden sonra, bütün kadınların en üstünüdür Yüzü pek beyaz ve parlak olduğundan (Zehra) denildi. Ayet Sve Ss-i şerifler ile medh olundu. Resûlullahın vefatm-dan sonra güldüğü hiç görülmedi. Altı ay daha y^ayıp. rinci yılda, Ramezân-ı şerifin üçüncü gunu, vefat eyledi.

101 — FEHÎM-İ ARVÂSÎ : Seyyid Muhammed Fehım bin Abdülhamîd Efendi, 1241 de tevellüd 1313 vefât etdi Vâlidesi Amine hanımdır. Van vilayetinin, Muks razLnın Arvâs köyündendir. Zaîf idi. Uzun boylu jdr Sakal, ne uzun ne kısa idi. Burnunun ortası yüksekçe ıdı. Alnı geniş idi. Buğday renginde idi. Dişleri noksan değil ıdı. Sangı buyuk idi Elbisesi, beyaz basmadan, üç etekli bir entari ıdı. Mavi vey vesil cübbe giyerdi. Çorabları yünden ıdı. Deriden papaları Jrâı. Son zeLnIarında gözlükle okurdu, gözleri siyah ıdu Saçlarının çoğu beyaz idi. Kaşları orta ıdı. Omrunun sonuna kaLr hayvLa binerdi. Son zemanlannda sanğını taşıyamıyacak kadar zaİf idi. Nemâzda âbâni sarardı. Şevvalin ondorduncu günü vefât etdi. Uzun boylu olduğundan mezar taşı uzun yapılmışdı. Ermeniler, taşının ikisini de kırmışlar. Heybetli ıd . LLn, gölgesinden korkardı. Gölgesini gören, kulu olduğunu anlardı. Zemanında ve Van vilayetinde yok idi. Her nev’ ilmi hattâ zırâ’ati ve san’atları, siyasal bilgilen pek iyi bilirdi. İlmi, Allahü teâlânın yergisi ^n çözemediği işlerini, gelip sorar ve çozerdı. Ömründe bir Lmâzı cemâ’atsız geçmedi. Bir teheccüdü kaçırmamışdır.
Meclise girmeden İstanbulda vefât etdi. Edırnekapı kal> ristânındadır. ikinci oğlu, Tâhâ efendi, kâmil, olup, Çatakda ticâretle meşgûl iken vefât etdi. Oğulları, Ercümend, Atâullah, Üçüncü oğlu, Muhammed, Emm Garbı efendi îbrâhim Arvâs beğin dâmâdıdır. Diğer oğulları Muhammed Bâkır efendi 1399’da Konyada vefât etdi. Muhammed Selim efendi 1392’de Arvasda vefât etdi. Salâhuddîn efendi, Mer aşda mâliye memuru iken [m. 1939] da vefât etdi. Oğlu Yahya ve kızlan Sabâhat ve Müzeyyen hayatdadırlar. îbrâhim ve Bedreddın e-fendiler hayâtdadırlar.

4— Muhammed Sıddîk efendi. Van müftîsı iken harbde şehîd oldu. Oğlu Fehmî efendi ile torunu Ma’şûk efendi (Gur-pınâr) kazâsmda imâmdırlar.

5_ Seyyid Hasen efendi, 1388 [m. 1968] senesinde kadr gecesinde, Medîne-i münevverede vefât etdi. îkı oğlundan Muhammed Reşîd efendi vefât etmişdir. Bunun ogu Muhammed Sa’îd efendi ile kızı Râşide hânım ve ikinci oğlu Muhammed Sıddîk efendi hayâtdadır.
 Molla Hüseyn efendi, sâbık Van müftîsi olan faziletli..

9— Nizâmeddîn efendi. Bir zevcesinden olan iki çocuÇ, Sadreddîn efendi ile Hicret hânımdır. Sadreddm efendi, Diyâr-ı Bekrde 1393 de vefât etmiş. Yanda defn edılımşd . İkiLi zevcesinden dört çocuğu olmuşdur. efendi Yanda teknik zırâ’at.Çocuklar, (emr buyurduğunuz gibi olsun) dediler. Gece yarısı, sevdiklerinden bir başkasının evine göç etdiler. Ertesi gün, oğlu Muhammed Emin efendi, Ahmed beğin oğullarının pekçok üzüldüklerini söyledi ve (Babacığım, o evde sabâha kadar kalsaydık ne olurdu?) dedi. Seyyid Fehîm hazretleri de (Oğlum, şimdi kimseye söyleme! Bu gece, Ahmed beğ, Mekke-i mükerremede vefât etdi. Ev, yetîm evi oldu. Mal, mirâscılara kaldı. Evvelce herşeyi kullanıyor, yiyip, içiyorduk. Çünki, Ahmed beğin seve seve halâl edeceğini biliyordum. Şimdi ise, tanışmadığımız mirâscılarının hakkı olduğundan birşeyi kullanmak câiz olmaz. Kul hakkından kaçınmak için acele ayrıldım) buyurdu. Bir ay sonra hâcılar döndü. Herkes geldi. Ahmed beğ gelmedi. (Bir gece yarısı, Mekkede öldü) dediler. Hesâb etdiler. Tâm o gece yarısı idi.

Seyyid Fehîm talebesi ile Van gölü kıyısında giderken gölde bulunan (Ahtamar) adasındaki ermeni kilisesinden bir papas çıkarak su üstünde yürümeğe başlar. Talebe bunu görünce, birkaçının hatırına gelir ki, (Allahın düşmânı dediğimiz papas, su üzerinde yürüyor da, Evliyânın büyüğü, Allahü teâlânın sevdiği, seçdiği kulu bildiğimiz, seyyid hazretleri, acabâ neden yürümeyip kıyıdan dolaşıyor?) Seyyid Fehîm, bu düşünceyi anlayıp, mubârek ayaklanndaki na’lınlan ellerine ahp, birbirlerine çarpar. Na’lınlar birbirine çarpdıkça papas suya batar. Boğazına kadar gelince, bir dahâ çarpar. Batar ve boğulur. Sonra, böyle düşünene dönerek (O, sihr yaparak, su üstünde gidiyordu. Böylece, sizin îmânınızı bozmak istiyordu. Na’lınları çarpınca sihri bozularak batdı. Müslimânlar sihr yapmaz. Allahü teâlâdan kerâmet istemekden de hayâ ederler) buyurdu. Kerâmeti ile, papasın sihrini bozdu.

îstanbulda, Kağıihanede sabun fabrikası olan Rıfat beyin pederi Abdülvehhâb efendi, 1963 de vefât etdi. Vefatından birkaç sene evvel dedi ki: Erzurumda medrese tahsilini bitir-mişdim. Dahâ okumak istedim. Aradığım büyük âlimin Bit-lisde Abdülcelîl efendi olduğunu söylediler. Bitlise gitdim. Kendisini aradım. Vana gitdi. Yine gelir, bekle dediler. Sabr edemedim. Vana gitdim. Sordum. Müks âlimi, seyyid Fehîm Vana geldi. Şa’bâniyye câmi’inde, onun yanındadır dediler. Oraya gitdim. Hem de (Büyük âlim Abdülcelîl efendi, kürsiye çıkmış. Herkes onu dinleyip istifâde etmekdedir) diye düşünüyordum.

Sevdiğim, kıymetli seyyid îbrâhim ve seyyid Tâhâ! Allahü teâlâ, ikinize de selâmet versin! Size çok düâ etdikden sonra, bildiğiniz gibi, kardeşiniz seyyid molla Abdülhakîm geçen son-behârda buraya gelmişdi. Ders okumağa başlamışdı. Bu fakir de, onun dersini gâyet dikkatle, tahkîk ederek anlatdım. O da, gerek dersde, gerek kendi çalışmalarında, öylece dikkat ve tahkîk eyledi. İlmden başka birşeye bakmasına vakt bırakmadım. Şimdi, zemânımızdaki üsûle göre kitâbları bitirdi. Bu fakîr, âlet ilmlerini ve fıkh ve hadîs bilgilerini okutmak için, üstâdlarımdan nasıl me’zûn oldu isem, onu da ben, öylece me’zûn eyledim. Sizler, artık ona kardeş gözü ile bakmayınız, timin şerefini gözetmek için, ona karşı çok tevâzû’ gösteriniz! Bunları, sizin iyiliğiniz ve yükselmeniz için yazıyorum. Bundan başka, ilme karşı tevâzû’ göstermek, Allahü teâlâya tevâzû’ etmek demekdir. Bu kısa yazımdan, çok şeyler anlayınız! Esseyyid Fehîm.

İkinci mektûbda buyuruyor ki: Sevgili oğlum, gözümün nûru seyyid molla Abdülhakîm! Size, sonsuz düâlarımı bildir-dikden sonra arz edeyim ki, uzun zemândan beri sizden haber almadığım için, gönlüm çok üzülüyor. Allahü teâlâ her gizli şeyleri bilir. O şâhiddir ki, kalbim hemen her zeman seninledir diyebilirim. Beni bu üzüntüden kurtarmak için, görünür görünmez hâllerinizi sıksık bildirmelisiniz! Böylece sevgi bağları oynatılmış olur. Eğer o, gözümün nûru, buradaki fakirlerden soracak olursa, Allahü teâlâya hamd ve şükrier olsun! Bedenimizin ve etrâfımızın râhatı ve selâmeti günden güne artmakdadır. Hak teâlâ, biz fakirlerin ye bütün kardeşlerimizin kalblerine selâmet ihsân buyursun! Âmîn. Abdülhamîde ve Hasene ve seyyid Îbrâhîme bu fakîrin düâlarını bildiriniz! Tâhâ efendiye ve Mazhar efendiye düâ ederim. Her kime uygun görürseniz, bu fakîrin düâlarını bildirmek için, vekîlim-siniz. Bundan başka, Nehride olanların, doğru iğri hepsinin hâllerini yazınız. Ayrıca, Nastûrîlerin taşkınlık yapdıklarını, dörtyüz müslimân öldürdüklerini işitdik. Bunların neler yap-dıklarını ve ne için yapdıklarını da bildirmenizi istiyorum. Vesselâm, 3 Ocak 1301. Düâcınız günâhkâr Seyyid Fehîm.medikal ürünler sizin icin sundu.




medikal ürünler,

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder