köy yumurtası üretimi,nden osmanli tarihi23

 köy yumurtası üretimi

köy yumurtası üretimi,nden osmanli tarihi23 bugün ben ve köy yumurtası üretimi ile birlikte sizlere güzel yazılar sunmaya devam edecegiz ve köy yumurtası üretimi diyorki
Ordu-yı Hümâyûn Mısır seferine gidiyordu. İlk mola Gebze yakınlarında verildi. Ordunun geçtiği yollar bağlık bahçelik idi. Asmalar salkım salkım olgun üzümlerle, ağaçlar kırmızı elmalarla doluydu. Yavuz Sultan Selîm Han; Acabâ askerim, sûhibinden izinsiz üzüm ve elma koparıp yer mU..diye kendi kendine düşüncelere daldı. Bir müddet bu düşüncelerle tereddüt içinde kaldıktan sonra, yeniçeri ağasını huzûruna çağırdı ve; AğaiFermânımızdır. Bütün yeniçeri,
sipahi ve azap askerlerinin heybeleri yoklansın. Heybesinden bir elma ve üzüm salkımı çıkan asker, derhâl huzurumuza getirilsin” diye emretti. Yeniçeri ağası derhâl harekete geçerek, saatlerce heybeleri araştırdı. Daha sonra Sultan Selim Hândın huzûruna gelerek; Hünkârım! Askerin heybelerini araştırdık üzüm veya elma bulamadık. Asmaları ve elma ağanlarını inceledik koparılma izlerine rastlayamadık” dedi. Bu habere Sultan çok sevindi. Üzerindeki ağırlık ve zihnindeki düşünce kcUkmıştı. Sonra ellerini açarak; Allah*ım! Sana sonsuz hamd ü senâlar ederim. Bana haram yemeyen bir ordu ihsan eyledin. Eğer askerlerim içinde bir tek kimse, sâhibinden izinsiz bir meyva koparıp yese idi, Mısır seferinden vazgeçerdim” dedi. Sonra yeniçeri ağasına; **Çünkü âğa! Harcan yiyen bir ordu ile beldelerin fethi mümkün olmaz” dedi.
kendisine tâbi olunduğu takdirde Gazze’den îtibâren Mısır’ı kendisine bırakacağını bildiriyordu. Sultan Selîm, ayrıca Mısır beylerini OsmanlIlara itâate dâvet eden mektuplar yolladı. Fakat yeni Mısır hükümdârı ve beyleri. Sultan Selîm’in Sinâ çölünü aşıp Mısır’a geleceğini sanmıyorlardı ve bu çok zor bir işti. Bu yüzden Tomanbay, Yavuz Sultan Selîm Han’ın gönderdiği elçileri öldürttü. Câsusları vâsıtasıyla durumu öğrenen Yavuz Selîm hiddetlenerek; “Bu Tomanbay hâlâ kim olduğumuzu bilmez. Vaktiyle bütün dünyânın, alınması imkânsızdır dediği İstanbul’u dedemiz Cennet-mekân sultan Mehmed feth etmiştir. Biz de onun
OsmanlI ordusu, Şam’dan hareketle on beş günde Kudüs’e geldi. Bu sefer sırasında karşılaşılacak güçlükler hesâb edilerek, on beş bin deve ve otuz bin su kırbası te’min edilmişti. Kudüs-i şerîften ayrılan sultan Selîm Han, 9 Ocak’ta Sinâ Çölüne geldi. Bu kum deryâsı, bir yanardağ krateri gibi kaynıyordu, imparator Tîmûr Han; Hindistan’ı, İran’ı, Anadolu’ yu ve Bağdâd, Haleb, Şam gibi pek çok Arab şehirlerini fethedip geçmişti. Ancak buraya geldiği zaman, çâresiz kalarak geri dönmüştü.
Sultan Selîm Han, burada iken Mısır seferi harekâtı hakkında yanındaki devlet erkânıyla müzâkerelere başladı.Selîm, derhâl Paşa’nın yıkılmasını emretti. Bu < mina işâretti. Nitekim del edildi. Pâdişâh’ın bu har< rine artık hiç kimseı imkânı kalmadı.Yavuz Sultan Seli ordusunu bütün mevcû çölden geçirip Mısır’ı fe etmişti. Her zaman old keşîf kolu çıkartılarak, ç leri tesbit edildi. Bu iş Hüsâm Paşa vazîfelend süre sonra Hüsam P dönerek, Sultan’a; “Bizi runuz Sultân’ım! Velâki gın çöl deryâsını insanoğlu için mümkin diye düşünürüz devleti hele piyâde askeriniz çö varmadan buharlaşırlaı im!” dedi. Sultan Selîm’i ten şah damarı kabardı teâlânın Kur'ân-ı kerîme daki her şeyi insar emrine verdiğini bildird ledi. Daha sonra Hüsai azletti. Eğer Osmanlı S an tereddüt gösterseyd Paşa gibi düşünenlere € namazdı.Yavuz Sultan Selînr teâlânın yardımıyla bu mek bize nasîb olur ı diyerek atını çöle süre sından Osmanlı ordu mal bir ovada hareket sına alevli Sinâ çölü Çölde, gündüzleri day Câk kadar sıcak, gecele durucu soğuk oluyord Sultan Selîm, atından in olarak yürümeye başI» gören devlet erkânı ve ı likleri de atlarından in^ yürümeye başladılar.Bundan eyiz" derler. Bunun »dilerini bilirler. Geri dîn-i mübîn yolundan urlar. Eğer er iseniz liniz. Yoksa Şâh oğlu-sına tek başımıza erek atını ileri sürdü, ikil sözlerden sonra, muhâlefet etmedi ve ırkasında yürümeye lelîm Han, ordusuyla evkıine geldiğinde, n Çaldıran'da olduğu . OsmanlI ordusu, 22 nü Çaldıran’ın Akçay Herinde konakladı, lîvânda bâzı vezirler li dört saat dinlendik-jhârebeye girilmesini rlerken, bâzıları der-beye başlanılmasını, câsusların ordunun II bozacağı görü-. Pâdişâh da derhâl erinde olduğu için,muhârebeye karar jz Sultan Selîm o ıha kadar ibâdet ve lâya yalvarmakla I Ağustos sabahı Lisu harb nizâmı aldı. İğ kolunu Anadolu inân Paşa ile Zeynel findeki Anadolu ve ıvvetleri, sol kolunu beylerbeyi Haşan odasındaki Rumeli kil ediyordu. Sultan her zamanki gibi âr, ulûfeci vegurebâ B çevrilmiş olup, Irâzam Hersekzâde , vezir Oukakinoğlu vezir Mustafa Paşa,Yâ Allah! Bismillah! Allahü Ekber!” diyerek hücûm emrini verdi. OsmanlI ordusu; tekbîrlerle çığ gibi Şâh’ın ordusuna yüklendi. OsmanlI ordusunun ustaca manevraları sâyesinde Iran ordusu kısa zamanda dağılmaya başladı. Askerinin dağıldığını gören Şâh, durumun kendisi için çok tehlikeli olduğunu anlayınca, yaralı bir vaziyette taht ve hanımını harb meydanında bırakarak kaçmak zorunda kaldı. Savaş. OsmanlIların gâlibiyeti ile bitti. Târihin en büyük meydan muhâ-rebelerinden birini, Allahü teâlâ-nın izni ile kazandığını gören Yavuz Sultan Selîm Han, şükür secdesine kapandı. Sevinç göz yaşları dökerek, Allahü teâlâya hamd etti (Bkz. Çaldıran Muhâre-besi).Yavuz Sultan Selîm Han bu zaferi ile; Anadolu’da müslüman-lar arasında yayılarak Eshâb-ı kirâm düşmanlığını körükleyen, Türk dünyâsının inanç birliğini bozmaya çalışan sapık inanç sâhiplerini temizledi. Bu bozuk inancın yayılmasını önledi. Böy-lece Ehl-i sünnet îtikâdını kuvvetlendirerek, İslâm’a büyük hizmette bulundu.Çaldıran zaferinden sonra, Yavuz Sultan Selîm ordusu ile Tebriz’e girdi. Büyük Câmii’de kılınan ilk Cumâ namazında hutbe sultan Selîm adına okundu. Selîm Han, Tebriz’de câmiler ve medreselerin îmân ile uğraştı. Şehirdeki bütün âlimlere ve san’ at sâhibi olgun kimselere pek ziyâde alâka ve iltifât gösterdi. Sultan Selîm Han, 15 Eylül’de Tebriz’den ayrılarak Karabağ’a oradan Amasya’ya geldi. Kışı burada geçiren sultan, ilkba-hârda tekrar Iran seferine çıkacağı için top ve cephâneyi Şarkî Karahisar’da bırakmıştı. Ancak 1515 Subat’ında .Rııitnn'ı I ran parmağı olduğunu görerek îdâm ettirdi ve bir müddet sadârete kimseyi tâyin etmedi.
Kışı Amasya’da geçiren Yavuz Sultan Selîm Han, askerin vaziyeti sebebiyle Iran üzerine tekrar sefer yapılamıyacağını anladıktan sonra, doğu ve güney hudud-larına âit bâzı yerleri ele geçirmedikçe emniyet sağlana-mıyacağı için Kemah seferine çıktı ve kaleyi fethetti. Sultan’ın niyeti bütün Anadolu’yu düşmandan temizlemekti. Iran seferi sırasında Oulkadiroğlu Alâüddevle’ nin Şâh'a karşı harbe iştirâkı istenmişti. O bunu kabûl etmediği gibi kendisine bağlı bâzı aşiret reisleri de OsmanlI zahîre kollarını vurmuştu. Ayrıca Alâüddevle. Safevîlere ve Mısır Mem-lûklülerine yardımda bulunuyordu. Hâlbuki Oulkadiroğlu Alâüddevle’nin ablası Yavuz Sultan Selîm’in babaannesi idi. Buna rağmen Alâüddevle, sultan Se-lîm’e karşı düşmanca hareketlerden geri durmadı. Sultan Selîm, Dulkadiroğlu’nun üzerine Şehsü-varoğlu Ali Bey’i gönderdi. Ali Bey, kısa zamanda Dülkadiroğul-larına âid toprakları Osmanlı Devleti’ne kattı.Safevî Devleti’nin batı sınırındaki şehir ve kalelerden en önemlisi Diyarbakır idi. Sultan Selîm, Diyarbakır’ın alınmasına karar verip, OsmanlI Devleti’ne gelmiş olan meşhur âlim Idris-i Bitlisî vâsıtasıyla bu şehri sulh yoluyla almaya çalıştı ve bunda muvaffak oldu. Diğer taraftan yine idrîs-i Bitlisrnin yardımıyla Mardin de OsmanlI topraklarına katıldı. Sultan Selîm, aslen Diyarbakırlı olan Ahmed Bey’i vâli tâyin etti. Idrîs-i Bitlisî, bölgenin Ehl-i sünnet olan yerli beyleri ile görüşerek onları OsmanlI Devleti tarafına çekti. Böylelikle Urmiye, Itak, Imadiye, Siirt, Eğil, Hasankeyf, Paiu, Bitlis,cınan suuam reygamoer eıenuı-miz sallallahü aleyhi ve seliem önümüzde yaya yürürken, biz nasıl at üzerinde olabiliriz Haşan Can?..’’ Bir süre sonra Sultan tekrar atına bindi. Ordu-yı hümâyûn çölde büyük bir hızla ilerlerken, su bitmişti. Herkes susuz bir hâlde iken, yavaş yavaş başlayan yağmur, sağnak hâline çevirdi. Yıllardır yağmur yüzü görmeyen Sinâ çölünün kaygan kumları sertleşti, yürümek kolaylaştı. OsmanlI ordusu Sinâ çölünü günde ortalama otuz kilometre yürüyüşle bir haftada geçerek, harb târihinde rekor yaptı.OsmanlI ordusu. 21 Ocak 1517’de Kâhire’ye çok yakın Birket-ül-Hac mevkiinde konakladı. Memlûklü sultânı Toman-bay, Sâlihiye’de mevzilenmek istedi ise de beylerinin isteği üzerine Ridâniye’de mevzîlenmek mecbûriyetinde kaldı, t Memlûklü ordusu elli bin kişilik bir kuvvet ve Avrupa’dan te’min edilen iki yüz toptan meydana gelmişti. Tomanbay’ın harb cephesi. Kâ-hire’nin kuzeydoğusundaki el-Mukattam dağından solda Nil nehrine kadar uzanmıştı. Bu mevziin önü açıktı. Sinâ çölünden gelen yolu kapsayan ve kontrol altında bulunduran bir durumda idi. Siperlerin gerisine sâbit bir şekilde iki yüz top gömülmüştü. Tomanbay’ın hedefi, Osmanlı taarruzunu topçu ateşi ile kırdıktan sonra hassa kuvvetleri ve süvâriler ile sarıp Osmanlı ordusunu tamâmen imhâ etmekti.köy yumurtası üretimi sizler icin hazırladı ve sundu.



köy yumurtası üretimi, köy yumurtası fiyatları, köy yumurtası fiyatı,

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder